22 Haziran 2014 Pazar

içimden geldiği gibi...

     Keşke, en büyük derdimizin çocuksu aşklarımıza karşılık bulamadığımız olduğu günlerimizde kalabilseymişiz. Dünyada başka hiçbir şeyin mühim gelmediği günler. Utanmadan ve içimizden bağıra bağıra, en duygulu sözlerle yazabildiğimiz günlerde...

     Hepimizin olmuştur o günleri. Karşılıksız aşkın peşinden koştuğumuz, geceler boyu ağladığımız, sayfalarca yazdığımız, büyümek için sabırsızlandığımız günler. Öyle ya, büyüdüğümüzde kesin kavuşurduk o amansız aşka, kavuşamasak da elimizden mutlaka bir şeyler gelirdi onunla ilgili. En nihayetinde de kesin derdimiz kalmazdı ya; büyümeliydik işte bir an önce. Şu çektiğimiz karşılıksız aşk kadar acı verecek başka ne olabilirdi hayatta değil mi ama? Ah o çocukluk, ah o toyluk, ah o delilik!

     Anneyi kaybetme, babanın amansız hastalıkla boğuşması, evlat acısı, vicdan rahatsızlığı, savaşta uzvunu kaybetmiş birinin çaresizliği, ahiret sorumluluğu, ölüm korkusu, eve ekmek getirme derdi neydi, ne bilirdik? ah çocukluk, ah başında kavak yelleri esen gençlik! Keşke hiç büyümeseydik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder