24 Haziran 2016 Cuma

ZEKA(!) KARTLARI

     Bugün Facebook'ta bir gruba, anne şöyle bir soru sormuş. "Zeka kartları ile Nasıl oyun kuruyorsunuz ben pek verim alamadım." Evet alamazsın. Adı da neye dayanarak zeka(?) kartı oluyor anlamış Değilim. Resimli kart işte. (Yanılıyorsam biri beni aydınlatsın) ya hu evde dört duvara hapsedip çocuklarımızı, bir grup resimli kartla zekasının hangi işlevini geliştirmeyi amaçlıyoruz? Dokusunu bilmeden portakalı, kokusunu duymadan mandalinayı tanıtabilir miyiz? Sesini duymadığımız kuş ne kadar etkileyici olabilir? Elmayı dalından koparırken çıkan o çıt sesi ve ısınırken tüten koku olmasa elmanın ne manası var? Ağacın gövdesine dokunamadıktan sonra adını bilsek ne bilmesek ne? Paçayı sıvayıp giremediğimiz dere, dere midir? İnek gübresinin kokusunu sevdiremediysek çocuğumuza, toprağın ne anlamı var? Taze ekmek kokusunu tanımayan çocuk için toprak fırının ne değeri var? Dalından koparacağı salatalığın lezzetini damağında hatırlamaycaksa varsın salatalığı tanımasın. Bu liste uzaaaar gider. Diyeceğim o ki, resimli kartlardan sadece görsel hafızasına yeni bir şeyler katmış olur, o bile kısmen! Durağan ve tek tip görseller. Bütün kediler aynı mı bütün koyunlar yayılmış yatıyor mu? Bu da ayrı bir eleştiri konusu. Ama zekasının başka hiçbir yönüne hitap etmeyen resimler, hiçbir değer kazandırmayan ve dolaylısıyla ruhunu doyurmaya yetmeyen kartcıklar. Haklısınız, şehir hayatında artık kediler bile kendine yer bulamazken bunca değeri Nasıl yaşanır kılıp çocuğumuzu şahit edeceğiz diyorsunuz. Elden geldiğince, olabildiğince... Ama bari şu kartlara zeka kartı diyerek pazarlama yapmayalım. İlla bakir köye de ihtiyacımız yok ayrıca bunlar için, mahalle parkında  da işimizi görürüz, yeterki fırsat değerlendirelim.

     Çocuklarımızın mana alemine ulaşmasını sağlayacak yönde zeka gelişimini destekleyelim. Bir yaprağa baktığı Zaman o yaprağın ruhunu hissetsin. Çiçekten derin manalar çıkarabilsin. Doğadan aldığı her nefes ona ilham kaynağı olabilsin. Ezberlemesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder