1 Ağustos 2017 Salı

kültürel darbe

Ben küçükken yani iradem hâlâ ailemin tasarrufunda olduğu zamanlarımda, bizim evde sabah uyandığımızda günaydın demek yasaktı. Yasaktan kastım zinhar söylenemez değil de, bu kelimeyle güne başladığımızda babam "günaydın değil, hayırlı sabahlar" diye sakin ama kararlı bir ses tonuyla uyarıda bulunurdu. Bunu her sabah yapsam; yani her sabah günaydın desem, yine o üslubunu ve inancını bozmazdı. Biz de zaten bu sınırı pek zorlamazdık. Ama evde hayırlı sabahlar, okulda sürekli günaydın olunca ve evde olmayıp komşuda olan daha tatlı gelince her çocuk gibi bana da, evde de kullanasım geliyordu o kelimeyi. Daha modern geliyordu belki de o günkü aklıma. "Hayr" kelimesi Arapça bi kere. Ne kadar eski ve demode. Ama günaydın öyle mi? Tüm modern ortamlarda -tv, okul, resmî daire- hep günaydın deniliyor. Çocuk aklımla daha cazip geliyordu demekki. .
.

Bazen düşünüyorum da, okullar gerçekten bir nesli, istediğin şeyi empoze edip istediğin gibi yetiştirebileceğin; istediğin kıvama getirip istediğin şekilde kullanabileceğin ortamlar. Hatırlıyorum çünkü, çok keskin ve kasıtlı öğretileri vardı okulun üzerimizde. Mesela Osmanlı'nın son dönem padişahlarının deli, hasta ve çocuk yaşta olduklarını öğretmeleri gibi. Okulda hep "merhaba, teşekkür ederim, günaydın, tünaydın, umarım, iyi" gibi kelimeler kullanılıyordu. Selamın aleyküm, Allah razı olsun, hayırlı, inşallah gibi kelimeler kullanılmazdı. Gelenekçi bir ailede yetişmeme rağmen, şimdi dilimden düşürmediğim "Allah razı olsun" tümcesini, bir kaç sene öncesine kadar asla kullanmazdım. Kullanamazdım. Ağzıma yakışmıyordu sanki telaffuzu. Dilim dönmeyecekti söyleme yeltensem sanki... velhasıl, siz anladınız beni.
.
. "Günaydın" ne kadar yavan bir kelime. Hepimiz gözümüzü açınca günün aydığının zaten farkındayız; zaten gün aydığı için gözümüzü açmışız. Bunu birinin söylemesine ya da bizim birine söylememize ne hâcet?
.

En güzeli "hayırlı sabahlar" demek. Bir duada, bir temennide bulunmak gözünü açana.

10 mayıs 2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder